Eser İsimlerinin Marka Olarak Tesciline Dair Bir Değerlendirme

Makaleler -

Eser isimlerinin, eserin kendisinden bağımsız şekilde haksız rekabet koruması kapsamında korunabileceği 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu’nun (“FSEK”) 83. Maddesi ile düzenlenmekte olup bu korumaya ilişkin değerlendirmemiz Eser İsimlerinin Korunması 1 başlıklı makalemizde incelenmiştir.

Eser isimlerine ilişkin koruma bakımından değerlendirilmesi gereken önemli bir konu, bu isimlerin marka olarak tescil edilmesidir. Uygulamada, sinematografik eserlerin yanı sıra bu eserlere ait karakter, mekân gibi unsurların; roman, öykü, şiir gibi edebi eserlerin; şa”rkı veya beste isimlerinin ve diğer eser isimlerinin marka tesciline konu edildiği durumlarla sıklıkla karşılaşılmaktadır. Bu durum hem marka sahibine hem de lisans anlaşmaları yoluyla diğer ticari aktörlere ekonomik fayda yaratırken, aynı zamanda tüketicilere eserin değerlerini farklı şekillerde deneyimleme fırsatı sunmaktadır. Örneğin, popüler bir animasyon filmine ait karakterlerin isimleri, oyuncak, giyim, kırtasiye, tekstil ürünleri, dergi ve diğer basılı materyaller gibi ticari kategorilerde sıkça kullanılmaktadır. Bu hallerde, eser isminin lisanslı ürün olarak kullanılmaya çok elverişli olan giyim, oyuncak, kırtasiye, tekstil, dergi ve basılı materyaller ticari ürün kategorileri için tescili bu ürünlerin üretimi ve pazarlanmasında büyük bir avantaj sağlamaktadır.

Ancak bir eser isminin marka olarak tescil edilmesi eserin kendisine veya eserin unsurlarına doğrudan bir hukuki koruma sağlamamaktadır. Örneğin, bir şarkının ismi marka olarak tescil edilse bile, bu ismin farklı bir sanatçı tarafından başka bir şarkıda kullanılması, eserin orijinalliğini ihlal etmeyebilir. Dolayısıyla bir eserin marka olarak tescil edilmesi halinde yalnızca Marka Hukuku’nun koruma kapsamında korunan menfaatler ile sınırlı bir koruma sağlamakta olup bu noktada da "markasal kullanım" kavramı öne çıkmaktadır.

Bir eser isminin marka olarak tescil edilip de kullanımının markasal olup olmadığı tartışması özellikle eser isminin 41. Sınıfta yer alan “film, televizyon ve radyo programları yapım hizmetleri” ile 09.sınıfta yer alan “optik ve elektronik ortamlara kaydedilmiş çekilmiş sinema filmleri, diziler ve video müzik klipleri” üzerinde tescil edilmesi halinde ortaya çıkmaktadır. Zira 41. Sınıfta yer alan hizmet türü esasen yapım hizmetine işaret etmekte olup bu halde eserin ismi yapım şirketi ismi veya yapım şirketinin faaliyetlerine ilişkin olarak kullanılması halinde markasal kullanım olabilecektir. Keza, 9. Sınıfta yer alan mal kategorisi bakımından da tescilli marka ile korunmakta olan unsur o markayı taşıyan ürünün kendisi olup eserin sadece sinematografik eser ismi olarak korunması kanaatimizce markasal kullanım teşkil etmeyecektir.

Mahkemelere yansıyan uyuşmazlıklarda da eser ismi şeklindeki kullanımların markasal kullanım olarak ele alınıp alınamayacağı hususu dosyanın koşullarına göre ayrıca değerlendirilmektedir.

Örneğin, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi E. 2017/2449 K. 2019/2091 sayılı ve 11.10.2019 tarihli kararı kapsamında, davacının tescilli markaları ve yapımcısı olduğu dizi üzerindeki haklarına dayanarak davalının kitap ismi olarak gerçekleştirdiği kullanımlarına karşı marka ve eser sahipliğinden kaynaklı haklarının ihlali ve haksız rekabet gerekçesiyle ikame ettiği davada “Diriliş” adının kullanımını bu kapsamda ele almıştır. İlgili uyuşmazlıkta mahkeme davacının markaları 41. sınıfta "kitap, dergi, basım, yayıncılık hizmeti " sınıfında kayıtlı olsa da “Diriliş” ibaresinin, üzerinde bulunduğu kitap emtiasını, diğer müteşebbislerin kitap ve yayıncılık hizmetinden ayıran markasal kullanım olmadığını, davalının belirli bir mal ya da hizmetle ilişkilendirilebilir markasal kullanımı bulunmadığını açıkça belirlemiştir.

Benzer şekilde, Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin E. 2015/14472 K. 2017/2229 sayılı ve 18.04.2017 tarihli kararı kapsamında, davacı tarafından 2009-2014 yılları arasında bastırılan kitabın ismi için davalının marka tescil başvurusunda bulunması üzerine ilgili ibareyi önce kendisi kullandığı telif ve sınai mülkiyet hakkı kapsamında da işaretin sahibi olduğunu ileri sürerek gerçekleştirdiği itirazlarının Türk Patent ve Marka Kurumu tarafından reddi üzerine ilgili kararın iptali için ikame edilen davada, davacı kullanımının 16. ve 41. sınıflardaki mal ve hizmetlerin markasal kullanımını olarak nitelendirilemeyeceği, eserin dava dışı başka bir yazara ait olduğu, davacının eser üzerindeki mali hakları ve kullanma yetkisini devraldığına dair bir delil sunmadığı, bir an için davacının mali hak sahibi olduğu düşünülse dahi davalı kullanımlarının işleme, çoğaltma, yayma hakları kapsamında kalacak bir eyleme karşılık gelecek bir mütecaviz kullanım olmadığı, ibarenin günümüze kadar yüzlerce esere ad olduğu, bu nedenle yaygın kullanımı olan bir anekdot ve eser adı niteliği taşıdığı, özgün ve ayırt ediciliğinin bulunduğundan söz edilemeyeceği ve bu anlamda haksız rekabet korumasının da söz konusu olamayacağını değerlendirerek davanın reddine karar vermiş ve ilgili karar Yargıtay tarafından onanmıştır.

Kanaatimizce bu durum marka korumasının, diğer hususların yanı sıra, esasında bir teşebbüsün sağlamış olduğu mal/hizmetlerin ortalama tüketici nezdinde ilgili mal/hizmetin ilgili teşebbüsten sadır olduğunun anlaşılmasına ve böylece onun mal/hizmetlerinin diğerlerinden ayrışmasına hizmet etmesi şeklindeki fonksiyonunun doğal bir sonucudur. Bu anlamda marka koruması niteliği gereği belirli bir mal/hizmete özgülenmiş bir kullanımın bulunmasını da gerekli kılmaktadır. Eserler bakımından ise korumanın getirilmiş olmasındaki temel motivasyon insan zihninin yaratıcı faaliyetinin korunarak ödüllendirilmesi ve böylece yaratıcılığın teşvik edilmesidir.  Bu doğrultuda somutlaşmış, sahibinin hususiyetini yansıtan ve FSEK’te belirlenen sınıflara dahil olan yaratımlar eser olarak korunmakta ve bunlar bakımından marka korumasında olduğu gibi bir mal/hizmete özgüleme hali aranmamaktadır. Bu kapsamda, her ne kadar her iki koruma türünün de tek bir olayda kümülatif olarak var olabileceği senaryolar da mümkün olsa da, eser isimleri bakımından bahsettiğimiz türden durumlarda, bu iki korumanın hizmet ettiği amaç ve fonksiyonları arasındaki fark keskin şekilde ortaya çıkmakta ve eser ismi olarak kullanım ile markasal kullanım birbirinden ayrıştırmaktadır.

1 https://gun.av.tr/tr/goruslerimiz/makaleler/eser-isimlerinin-korunmasi

Gün + Partners bu içeriği 03 Nisan 2025 tarihinde yayınlamıştır.

Aboneliğinizi Yönetin

Güncel hukuki görüşlerimiz ve etkinliklerimiz hakkında özelleştirilmiş bilgilendirme için abone olun.