Sahte Otomotiv Yedek Parça Sektörü ile Mücadelede Otomotiv Birlikleri-Hukuk Büroları İşbirliğinin Kazandırdıkları
Otomotiv Yedek Parça ve Dağıtım Ekosistemi
Otomotiv sektörü; son kullanıcılara doğrudan ulaşmayan, oldukça teknik olan ürünlere dayanmaktadır. Bu ürünler, orijinal ürünlerin son kullanıcıya ulaşmasını sağlamada önemli bir rol oynayan bayiler, araç bakım merkezleri, tamirciler ve yetkili satıcılar aracılığıyla dağıtılmaktadır. Örnek vermek gerekirse; yedek parça değişimi, yağ değişimi ve sistem güncellemeleri gibi temel yıllık bakım faaliyetleri, bu aracı kuruluşlar tarafından gerçekleştirilmektedir. Bu aktörlerden biri orijinal ürünleri tedarik edemezse, sahte olan ürünlerin tedarik zincirine girme olasılığı artacak ve bu durum son kullanıcıları olumsuz yönde etkileyecektir.
Sahte Otomotiv Yedek Parçalarına İlişkin Riskler
Otomotiv sektöründe piyasada bulunabilen sahte ürünler, ürün iadelerinin artmasına, tüketici şikâyetlerine ve markaların itibarının zedelenmesine yol açmak suretiyle otomotiv şirketleri aleyhine sonuçlar doğurmaktadır. Nihai tüketicilerin güvenliği açısından bakıldığında ise, sahte ürün bileşenleri arızalara neden olarak araçların bozulmasına ve, daha da önemlisi, kazalara yol açabilmektedir. FİCCİ CASCADE, Hindistan’da trafik kazalarının yaklaşık %20’si sahte otomobil parçaları nedeniyle yaşanmaktadır. Tüm bunların yanı sıra, sahte ürünler kamu sağlığı ve çevre güvenliği üzerinde başkaca olumsuz etkilere de yol açabilir. Örneğin, sahte hava filtreleri emisyon standartlarına uymaması nedeniyle, hava kirliliğine katkıda bulunabilir. Standardın altında bir kaliteye sahip malzemelerden üretilen fren balataları durma gücünü azaltarak, hem sürücüleri hem de yayaları tehlikeye atabilmektedir. Sahte yağlayıcılar motor hasarına yol açarak, araç ömrünü kısaltabilir ve bakım maliyetlerini artırabilir. Bu gibi unsurlar, ilgili paydaşların sahteciliğe karşı ortak hareket etmesini zorunlu kılmaktadır.
Bayiler, bakım hizmeti sağlayıcılar ve tamir-onarım uzmanları, sadece orijinal parçaların dağıtılmasını ve kullanılmasını sağlayarak araçların bütünlüğünün ve tüketici güvenliğinin korunmasına yardımcı olurlar. Sahte ürünler, yalnızca otomotiv tedarik zincirini bozmakla kalmaz; aynı zamanda ilgili şirketler/marka sahipleri için yasal ve mali yükümlülükler getirir. Bu riskleri etkili bir şekilde en aza indirebilmek için endüstri birlikleri, avukatlar ve marka temsilcilerini dâhil olduğu, kapsamlı bir yaklaşıma ihtiyaç vardır.
İlgili Paydaşların Sorumlulukları
Otomotiv ve Satış Sonrası konularıyla iştigal eden birlikler, sahte otomotiv ürünleriyle mücadelede çok önemli bir rol oynamaktadır. Bu kuruluşlar, birlikte çalışan birden fazla marka sahibinden oluşmaları sebebiyle, kapsamlı teknik uzmanlığa ve pazar bilgisine sahiptir. Beraberce sahip oldukları bilgi birikimi ve geniş perspektif, sektör genelindeki sahtecilik eğilimlerini ve ortaya çıkabilecek tehditleri belirleyebilmelerini sağlar.
Sahte ürün dağıtıcıları, tek bir markanın ürünlerine yer vermek yerine, genellikle bir araç için gerekli çeşitli ürünleri sunabilmek amacıyla, birden fazla markadan çeşitli parçalar tedarik ederler. Bu durum, yaptırımlara yönelik çabaları daha da karmaşık hale getirmektedir. Birlikler, sektörel öngörülerini marka temsilcilerinin ve hukuk bürolarının alan uzmanlıkları ile birleştirerek, stratejik rehberlik sağlarlar. Bu işbirliği, yasal işlemlerin doğru belirlenmiş ve etkili olmasını sağlamakta, yaptırım uygulamalarına ilişkin çabaları güçlendirmektedir; böylelikle, tüketici zararı azaltılabilir ve sahteciliğe ve sahtecilik yapanlara karşı mücadele güçlenir.
İşbirliğinin ve Ortak Eylemlerin Önemi
Sahte ürünlerle mücadelede en etkili önlemlerden biri, ortak eylem baskınlarının düzenlenmesidir. Birlik ve avukatların işbirliği, eş zamanlı olarak farklı markalara ilişkin birden fazla sahte ürünün hedef alınabilmesine olanak sağlar. Somut örnek vermek gerekirse; geçen yıl, ortak eylemler sayesinde Türkiye’de milyonlarca sahte dizel motorlara ilişkin parça, rulman, filtre ve diğer önemli otomotiv parçalarının ele geçirilmiştir. Bu tür büyük ölçekli operasyonlar, sahte ürünlerin tedarik zincirlerini birden fazla düzeyde kesintiye uğratarak, yaratacağı etkiyi en üst düzeye çıkartmaktadır.
Ayrıca; bu birlikler, sektör-içi ağlarını ve sahadan gelen istihbaratı, yaptırım işlemlerinin daha verimli bir şekilde yapılabilmesine imkân sağlayacak biçimde değerlendirebilmektedir. Paydaşlarla doğrudan ve dinamik bir iletişim içinde oldukları için, hukuk bürolarının ve marka temsilcilerinin yüksek risk alanlarını ve kilit sahte ürün tedarikçilerini belirlemede yardımcı olurlar. Bu yöntem, sahtecilik tehditlerine karşı daha kesin ve etkili bir yanıt verilebilmesini sağlamaktadır.
Birlikler ve hukuk büroları arasında oluşan işbirliğinin yarar sağladığı bir diğer değerli girişim ise, sahte ürün ihbar hatlarının kurulmasıdır. Bayiler, tamirciler ve diğer sektör paydaşları, sahte olduğundan şüphelendikleri ürünleri ihbar edebilmekte ve böylece kolluk ve yaptırım kurumlarının hızlı hareket etmesini sağlanabilmektedir. Bu uygulama, sadece sektördeki farkındalığı artırmakla kalmaz, aynı zamanda yetkili satıcıları sahtecilikle mücadeleye aktif olarak katılmaya teşvik eder. Mesela, rutin yıllık araç bakımı sırasında, bir tamirci araçta sahte bir bileşen tespit edebilir, bu da derhal bir soruşturma yapılmasına ve ardından yaptırım uygulanmasına yol açabilir.
Bu tür işbirliklerinin getirdiği faydalar arasında ele geçirilen sahte ürün sayısında artış yaşanması, sektörün bilgi birikiminin artması ve ortak eylemler yoluyla uygun maliyetli önleyici ve yaptırıma yol açacak uygulamaların çoğalması sayılabilir. Bu gibi uygulamalar, yüksek kaliteli ve güvenilir ürünlerden faydalanacak son kullanıcılar başta olmak üzere, tüm paydaşlar için olumlu sonuçlar doğurmaktadır. Çevre kirliliğine ve araç arızalarına yol açan sahte parçalara karşı (kusurlu hava filtreleri gibi) önlemler almak, halk sağlığına da olumlu yönde etki edecektir.
Ortak eylemler sadece sahte ürün üreticileri, toptancıları ve ithalatçılarına karşı değil, aynı zamanda perakende düzeyinde de etkilidir. Küçük ölçekli sahte ürün perakendecilerine yönelik yaptırımlar da oldukça etkilidir; birden fazla marka sahibi, birlikte şikâyette bulunabilir, bu eylem sahte ürün dağıtımcıları üzerindeki baskıyı artırır ve böylelikle geniş çaplı bir yaptırım etkisi doğar.
Sonuç
Sahte otomotiv parça veya ürünleriyle mücadelede sektör birlikleri ve deneyimli hukuk büroları arasındaki işbirliği oluşması elzemdir. Bu paydaşların teknik uzmanlıkları, pazara dair bilgileri ve hukuki bilgileri bir araya geldiğinde daha da güçlenecek ve marka sahiplerini, sektör paydaşlarını ve son kullanıcıları korumak için etkili ortak eylemler gerçekleştirebileceklerdir. Uygulama tedbirlerinin (ortak baskınlar ve sahte ürün ihbar hatları gibi) başarılı bir şekilde gerçekleştirilmesi, koordineli bir yaklaşımın pazar saygınlığını önemli ölçüde artırdığını göstermektedir. Bu tür çabaların yalnızca şirketleri veya marka sahiplerini mali ve itibar kayıplarından korumakla kalmaz; kamu ve tüketici güvenliği ile çevrenin korunmasına da katkıda bulunmakta olduğu unutulmamalıdır.
[1] (1) 5651 sayılı İnternet Ortamında Yapılan Yayınların Düzenlenmesi Ve Bu Yayınlar Yoluyla İşlenen Suçlarla Mücadele Edilmesi Hakkında Kanun “(1) Yer sağlayıcı, yer sağladığı içeriği kontrol etmek veya hukuka aykırı bir faaliyetin söz konusu olup olmadığını araştırmakla yükümlü değildir. (2) Yer sağlayıcı, yer sağladığı hukuka aykırı içeriği bu Kanunun 8 inci ve 9 uncu maddelerine göre haberdar edilmesi hâlinde yayından çıkarmakla yükümlüdür.
Gün + Partners bu içeriği 03 Nisan 2025 tarihinde yayınlamıştır.